Büyük(Güçlü) Hacet Duası |
Büyük Hacet Duası Arapça
أَللَّهُمَّ إِلَيْكَ أَشْكوُا ضَعْفَ قُوَّتِي وَقِلَّةَ حِيلَتِي وَهَوَانِي عَلَى النَّاسِ يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ أَنْتَ رَبُّ الْمُسْتَضْعَفِينَ أَنْتَ أَرْحَمُ بِى مِنْ أَنْ تَكِلَنِى اِلَى عَدُوٍّ بَعِيدٍ يَتَجَهَّمُنِى أَوْ إِلَى صَدِيقٍ قَرِيبٍ مَلَّكْتَهُ أَمْرِى إِنْ لَمْ تَكُنْ غَضْبَانَ عَلَىَّ فَلَا أُبَالِى. غَيْرَ أَنَّ عَافِيَتَكَ أَوْسَعُ لِى. أَعُوذُ بِنُورِ وَجْهِكَ الَّذِى أَشْرَقَتْ لَهُ الظُّلُمَاتُ وَصَلُحَ عَلَيْهِ أَمْرُ الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ أَنْ يَنْزِلَ بِى غَضَبُكَ أَوْيَحِلَّ عَلَيَّ سَخَطُكَ، وَلَكَ الْعُتْبَى حَتَّى تَرْضَى، وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلَّا بِكَ*
Büyük Hacet Duası
“Allâhumme ileyke eş’kû dâ’fe kuvvetiy ve kıllete hiyletiy ve hevâniy alennâs; Yâ Erhamerrahimiyn, ente Rabbül müstad’âfiyn; ente erhamu biy min entekileniy ilâ aduvvin baiydin yetecehhemuniy, ev ilâ sadiykın kariybin mellektehu emriy. İn lem tekûn ğadbâne aleyye, felâ ubâliy, ğayre enne âfiyeteke evse’u liy. Eûzü binûri vechikelleziy eşrekat lehuz zulûmatu ve saluha aleyhi emruddünya vel âhıreti en yenzile biy ğadabüke ev yehılle aleyye sehatük; ve lekel utbâ hatta terdâ ve lâ havle velâ kuvvete illâ bike.”
Büyük Hacet Duasının Anlamı
"Allâh’ım, kuvvetimin yetersiz kaldığını, çaresiz olduğumu, halk nazarında hor hakir hâle düştüğümü görüyorsun. Yâ Erhamer Rahımiyn, zayıf görülüp ezilenlerin Rabbi sensin. Kötü huylu ve kötü tavırlı yabancı düşmanın eline beni terk etmeyecek, hatta himayemi ellerine verdiğin akrabadan bir dosta bile beni bırakmayacak kadar Rahıymsin. Allâh’ım, bana karşı gazaplı değilsen; çektiğim eziyet ve belâlara hiç aldırış etmem... Ancak şu da var ki, koruma sahan bunları da çektirmeyecek kadar geniştir. Allâh’ım, gazabına maruz kalmaktan, yahut rızasızlığından, senin bütün zulmeti pırıl pırıl aydınlatan, dünya ve âhiret hâllerinin yegâne selâmete çıkartıcısı olan Nur’u Vechine sığınırım.Allâh’ım rızan olasıya senden affını diliyorum. Havl ve kuvvet ancak seninledir."
Efendimiz Rasûlullâh (s.a.v.) görev alışının ilk zamanlarında, gerçeği tebliğ etmek üzere Taif şehrine gitmişti.
Taif halkına elinden geldiğince gerçekleri göstermek için gayret sarf etti ama onlardan aldığı cevap sadece hakaret oldu.Hatta bu kadarla da kalmayıp çoluk çocuk onu şehirden kovup, taş yağmuruna tuttular.Atılan taşlardan mübarek ayakları kanter içinde kalmıştı.
Nihayet akrabalarından birinin bağına ulaşarak, bu son derece insafsız saldırıdan kurtulabildiler.Ama çok da gücüne gitmişti bu davranışları.
O hiçbir karşılık beklemeden, sadece gerçeği tebliğ etmek üzere onların ayaklarına gidiyor, aldığı cevap ise hakaret ve taşlanmak oluyordu.Gayrı ihtiyarî gözünden yaşlar dökülerek yukarıda verdiğimiz dua’yı yaptı.
İşte o zaman, Allâh’ın emri ile dağlara vazifeli melek huzuru Rasûle gelerek, vazifeli olduğunu ve şayet isterse, iki dağı birleştirerek Taif halkını helâk edebileceğini söyledi.
Oysa Hazreti Rasûl intikam peşinde bir kişilik sahibi değildi! “Umarım Allâh onların neslinden İslâm’a hizmet verecek imanlı bir topluluk getirir.” diye duada bulundu ve Mekke’ye döndü.
Cenâb-ı Hak, O’nun bu duasını kabul etmişti. Bir süre sonra, Taif’te iman nûrları yayıldı ve Taif müslüman oldu!
Büyük belâya, haksızlığa, derde, azaba düşenlerin okumasını hararetle tavsiye edeceğimiz bir duadır bu.Gece kılınan namazdan sonra, mümkünse secdede; veya beş vakit namazın farzlarının arkasından devam edilirse bu duaya, kısa zamanda selâmete erilir inşâllâh.
Hacet Duası Nasıl Yapılır?
Duada 2 esma (Ya Vedud, Ya Cami) iki sure (Fatiha, İhlas) ve iki Arapça dua (Türkçe anlamları ile birlikte) okunur. Şöyle ki:
أَللَّهُمَّ إِلَيْكَ أَشْكوُا ضَعْفَ قُوَّتِي وَقِلَّةَ حِيلَتِي وَهَوَانِي عَلَى النَّاسِ يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ أَنْتَ رَبُّ الْمُسْتَضْعَفِينَ أَنْتَ أَرْحَمُ بِى مِنْ أَنْ تَكِلَنِى اِلَى عَدُوٍّ بَعِيدٍ يَتَجَهَّمُنِى أَوْ إِلَى صَدِيقٍ قَرِيبٍ مَلَّكْتَهُ أَمْرِى إِنْ لَمْ تَكُنْ غَضْبَانَ عَلَىَّ فَلَا أُبَالِى. غَيْرَ أَنَّ عَافِيَتَكَ أَوْسَعُ لِى. أَعُوذُ بِنُورِ وَجْهِكَ الَّذِى أَشْرَقَتْ لَهُ الظُّلُمَاتُ وَصَلُحَ عَلَيْهِ أَمْرُ الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ أَنْ يَنْزِلَ بِى غَضَبُكَ أَوْيَحِلَّ عَلَيَّ سَخَطُكَ، وَلَكَ الْعُتْبَى حَتَّى تَرْضَى، وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلَّا بِكَ*
Büyük Hacet Duası
“Allâhumme ileyke eş’kû dâ’fe kuvvetiy ve kıllete hiyletiy ve hevâniy alennâs; Yâ Erhamerrahimiyn, ente Rabbül müstad’âfiyn; ente erhamu biy min entekileniy ilâ aduvvin baiydin yetecehhemuniy, ev ilâ sadiykın kariybin mellektehu emriy. İn lem tekûn ğadbâne aleyye, felâ ubâliy, ğayre enne âfiyeteke evse’u liy. Eûzü binûri vechikelleziy eşrekat lehuz zulûmatu ve saluha aleyhi emruddünya vel âhıreti en yenzile biy ğadabüke ev yehılle aleyye sehatük; ve lekel utbâ hatta terdâ ve lâ havle velâ kuvvete illâ bike.”
Büyük Hacet Duasının Anlamı
"Allâh’ım, kuvvetimin yetersiz kaldığını, çaresiz olduğumu, halk nazarında hor hakir hâle düştüğümü görüyorsun. Yâ Erhamer Rahımiyn, zayıf görülüp ezilenlerin Rabbi sensin. Kötü huylu ve kötü tavırlı yabancı düşmanın eline beni terk etmeyecek, hatta himayemi ellerine verdiğin akrabadan bir dosta bile beni bırakmayacak kadar Rahıymsin. Allâh’ım, bana karşı gazaplı değilsen; çektiğim eziyet ve belâlara hiç aldırış etmem... Ancak şu da var ki, koruma sahan bunları da çektirmeyecek kadar geniştir. Allâh’ım, gazabına maruz kalmaktan, yahut rızasızlığından, senin bütün zulmeti pırıl pırıl aydınlatan, dünya ve âhiret hâllerinin yegâne selâmete çıkartıcısı olan Nur’u Vechine sığınırım.Allâh’ım rızan olasıya senden affını diliyorum. Havl ve kuvvet ancak seninledir."
Efendimiz Rasûlullâh (s.a.v.) görev alışının ilk zamanlarında, gerçeği tebliğ etmek üzere Taif şehrine gitmişti.
Taif halkına elinden geldiğince gerçekleri göstermek için gayret sarf etti ama onlardan aldığı cevap sadece hakaret oldu.Hatta bu kadarla da kalmayıp çoluk çocuk onu şehirden kovup, taş yağmuruna tuttular.Atılan taşlardan mübarek ayakları kanter içinde kalmıştı.
Nihayet akrabalarından birinin bağına ulaşarak, bu son derece insafsız saldırıdan kurtulabildiler.Ama çok da gücüne gitmişti bu davranışları.
O hiçbir karşılık beklemeden, sadece gerçeği tebliğ etmek üzere onların ayaklarına gidiyor, aldığı cevap ise hakaret ve taşlanmak oluyordu.Gayrı ihtiyarî gözünden yaşlar dökülerek yukarıda verdiğimiz dua’yı yaptı.
İşte o zaman, Allâh’ın emri ile dağlara vazifeli melek huzuru Rasûle gelerek, vazifeli olduğunu ve şayet isterse, iki dağı birleştirerek Taif halkını helâk edebileceğini söyledi.
Oysa Hazreti Rasûl intikam peşinde bir kişilik sahibi değildi! “Umarım Allâh onların neslinden İslâm’a hizmet verecek imanlı bir topluluk getirir.” diye duada bulundu ve Mekke’ye döndü.
Cenâb-ı Hak, O’nun bu duasını kabul etmişti. Bir süre sonra, Taif’te iman nûrları yayıldı ve Taif müslüman oldu!
Büyük belâya, haksızlığa, derde, azaba düşenlerin okumasını hararetle tavsiye edeceğimiz bir duadır bu.Gece kılınan namazdan sonra, mümkünse secdede; veya beş vakit namazın farzlarının arkasından devam edilirse bu duaya, kısa zamanda selâmete erilir inşâllâh.
Duada 2 esma (Ya Vedud, Ya Cami) iki sure (Fatiha, İhlas) ve iki Arapça dua (Türkçe anlamları ile birlikte) okunur. Şöyle ki:
Önce 2 mukaddes esma olan Ya Vedud ve Ya Cami okunup bu esmaların özel duaları yapılır. Sonra Fatiha ve İhlas Sureleri okunup yine bu surelerin özel duaları okunur. Ardından da iki Arapça dua, Türkçe anlamları ile birlikte okunur ve hacet duası bu şek bitirilir.
Tabi bütün bu adımların öncesinde, evvela niyet edilir. Niyet şöyle olur:
“Allah’ım, ben senin Vedud ve Cami esmalarına sığınarak şu ihtiyacımın giderilmesini (burada ihtiyaç veya dilek neyse o söylenir, örneğin: bolluk ve bereket ihtiyacımın vey aşk ve sevgi ihtiyacımın veya mutluluk ve huzur ihtiyacımın gibi…) talep ediyorum ve niyetle senin yüce dergahına geldim.”
0 Yorumlar