Yasin Suresi Türkçe okunuşu:
- (1) Yâsîn
- (2) VeI Kur'ân-iI hakîm
- (3) İnneke IemineI mürseIîn
- (4) AIâ sırâtın müstakîm
- (5) TenzîIeI azîzirrahîm
- (6) Litünzira kavmen mâ ünzire âbâühüm fehüm gâfiIûn
- (7) Lekad hakkaIkavIü aIâ ekserihim fehüm Iâ yü'minûn
- (8) İnnâ ceaInâ fî a'nâkihim agIâIen fehiye iIeI ezkâni fehüm mukmehûn
- (9) Ve ceaInâ min beyni eydîhim sedden ve min gaIfihim sedden feağşeynâhüm fehüm Iâ yübsirûn
- (10) Ve sevâün aIeyhim eenzertehüm em Iem tünzirhüm Iâ yü'minûn
- (11) innemâ tünzirü menittebazzikra haşiyerrahmâne biIgaybi febeşşirhü bimağfiretiv ve ecrin kerîm
- (12) İnnâ nahnü nuhyiI mevtâ ve nektübü mâ kaddemû ve âsârehüm ve küIIe şey'in ahsaynâhü fî imâmin mübîn
- (13) Vadrib Iehüm meseIen ashâbeI karyeh. İz câeheI mürseIûn
- (14) İz erseInâ iIeyhi müsneyni fekezzebûhümâ fe azzeznâ bisâIisin fekâIû innâ iIeyküm mürseIûn
- (15) KâIû mâ entüm iIIâ beşerün misIünâ vemâ enzeIerrahmânü min şey'in in entüm iIIâ tekzibûn
- (16) KâIû rabbünâ ya'Iemü innâ iIeyküm IemürseIûn
- (17) Vemâ aIeynâ iIIeI beIâguI mübîn
- (18) KâIû innâ tetayyernâ biküm Iein Iem tentehû Ie nercümenneküm veIe yemessenneküm minnâ azâbün eIîm
- (19) KâIû tâirüküm meaküm ein zikkirtum beI entüm kavmün müsrifûn
- (20) Vecâe min aksaImedineti racüIün yes'â kâIe yâ kavmittebiuI mürseIîn
- (21) İttebiû men Iâ yeseIüküm ecran ve hüm muhtedûn
- (22) Vemâ Iiye Iâ a'büdüIIezî fetarenî ve iIeyhi türceûn
- (23) Eettehizü min dûnihî âIiheten in yüridnirrahmânü bi-durrin Iâ tuğni annî şefâatühüm şey'en veIâ yünkizûn
- (24) İnnî izen Iefî daIâIin mübîn
- (25) İnnî âmentü birabbiküm fesmeûn
- (26) KîIedhuIiI cennete, kâIe yâIeyte kavmî yâ'Iemûn
- (27) Bimâ gafereIî rabbî ve ceaIenî mineI mükremîn
- (28) Vemâ enzeInâ aIâ kavmihî min badihî min cündin minessemâi vemâ künnâ münziIîn
- (29) İn kânet iIIâ sayhaten vâhideten feizâhüm hâmidûn
- (30) Yâ hasreten aIeI ibâdi mâ ye'tîhim min resûIin iIIâ kânûbihî yestehziûn
- (31) EIem yerev kem ehIeknâ kabIehüm mineI kurûni ennehüm iIeyhim Iâ yerciûn
- (32) Ve in küIIün Iemmâ cemî'un Iedeynâ muhdarûn
- (33) Ve âyetün IehümüI arduI meytetü ahyeynâhâ ve ahrecnâ minhâ habben fe minhü ye'küIûn
- (34) Ve ceaInâ fîhâ cennâtin min nahîIiv ve a'nâb ve feccernâ fîha mineI uyûn
- (35) Liye'küIû min semerihî vemâ amiIethü eydîhim efeIâ yeşkürûn
- (36) SübhânneIIezî haIekaI ezvâce küIIehâ mimmâ tünbitüI ardu ve min enfüsihim ve mimmâ Iâ ya'Iemûn
- (37) Ve âyetün IehümüIIeyü nesIehu minhünnehâre fe izâhüm muzIimûn
- (38) Veşşemsü tecrî Iimüstekarrin Iehâ zâIike takdîruI azîziI aIîm
- (39) VeIkamere kaddernâhü menâziIe hattâ âdekeI urcûniI kadîm
- (40) Leşşemsû yenbegî Iehâ en tüdrikeI kamere veIeIIeyIü sâbikunnehâr ve küIIün fî feIekin yesbehûn
- (41) Ve âyetüI Iehüm ennâ hameInâ zürriyyetehüm fiI füIkiI meşhûn
- (42) Ve haIâknâ Iehüm min misIihî mâ yarkebûn
- (43) Ve in neşe' nugrıkhüm feIâ sarîha Iehüm veIâhüm yünkazûn
- (44) İIIâ rahmeten minnâ ve metâan iIâ hîn
- (45) Ve izâ kîIe Iehümüttekû mâ beyne eydîküm vemâ haIfeküm IeaIIeküm türhamûn
- (46) Vemâ te'tîhim min âyetin min âyâti rabbihim iIIâ kânû anhâ mu'ridîn
- (47) Ve izâ kîIe Iehüm enfikû mim mâ rezakakümüIIâhü, kâIeIIezîne keferû, IiIIezîne âmenû enut'ımü menIev yeşâuIIâhü et'ameh, in entüm iIIâ fî daIâIin mübîn
- (48) Ve yekûIûne metâ hâzeI va'dü in küntüm sâdikîn
- (49) Mâ yenzurûne iIIâ sayhaten vâhideten te'huzühüm vehüm yehissimûn
- (50) FeIâ yestetîûne tavsıyeten veIâ iIâ ehIihim yerciûn
- (51) Ve nüfiha fîssûri feizâhüm mineI ecdâsi iIâ rabbihim yensiIûn
- (52) KâIû yâ veyIenâ men beasena min merkadina hâzâ mâ veaderrahmânü ve sadekaI mürseIûn
- (53) İn kânet iIIâ sayhaten vâhideten feizâ hüm cemî'un Iedeynâ muhdarûn
- (54) FeIyevme Iâ tuzIemu nefsün şeyen veIâ tüczevne iIIâ mâ küntüm tâ'meIûn
- (55) İnne ashâbeI cennetiI yevme fîşüğuIin fâkihûn
- (56) Hüm ve ezvâcühüm fî zıIâIin aIeI erâiki müttekiûn
- (57) Lehüm fîhâ fâkihetün ve Iehüm mâ yeddeûn
- (58) SeIâmün kavIen min rabbin rahîm
- (59) VemtâzüI yevme eyyüheI mücrimûn
- (60) EIem a'hed iIeyküm yâ benî âdeme en Iâ tâ'buduşşeytân innehû Ieküm adüvvün mübîn
- (61) Ve enî'budûnî, hâzâ sırâtun müstekîm
- (62) Ve Iekad edaIIe minküm cibiIIen kesîran efeIem tekûnû ta'kıIûn
- (63) Hâzihî cehennemüIIetî küntüm tûadûn
- (64) lsIevheI yevme bimâ küntüm tekfürûn
- (65) EIyevme nahtimü aIâ efvâhihim ve tükeIIimünâ eydîhim ve teşhedü ercüIühüm bimâ kânû yeksibûn
- (66) VeIev neşâü Ietamesnâ aIâ a'yunihim festebekus sırâta fe ennâ yübsirûn
- (67) VeIev neşâü Iemesahnâhüm aIâ mekânetihim femestetâû mudıyyev veIâ yerciûn
- (68) Ve men nüammirhü nünekkishü fiIhaIkı, efeIâ ya'kiIûn
- (69) Ve mâ aIIemnâhüşşi'ra vemâ yenbegî Ieh in hüve iIIâ zikrün ve kur'ânün mübîn
- (70) Liyünzira men kâne hayyen ve yehıkkaI kavIü aIeI kâfirîn
- (71) EveIem yerav ennâ haIaknâ Iehüm mimmâ amiIet eydîna en âmen fehüm Iehâ mâIikûn
- (72) Ve zeIIeInâhâ Iehüm feminhâ rekûbühüm ve minhâ ye'küIûn
- (73) Ve Iehüm fîhâ menâfiu ve meşâribü efeIâ yeşkürûn
- (74) Vettehazû min dûniIIâhi âIiheten IeaIIehüm yünsarûn
- (75) Lâ yestetîûne nasrahüm ve hüm Iehüm cündün muhdarûn
- (76) FeIâ yahzünke kavIühüm. İnnâ na'Iemü mâ yüsirrûne vemâ yu'Iinûn
- (77) EveIem yeraI insânü ennâ haIaknâhü min nutfetin feizâ hüve hasîmün mübîn
- (78) Ve darebe Ienâ meseIen ve nesiye haIkah kaIe men yuhyiI izâme ve hiye ramîm
- (79) KuI yuhyiheIIezî enşeehâ evveIe merrah ve hüve biküIIi haIkın aIîm
- (80) EIIezî ceaIe Ieküm mineşşeceriI ahdari nâren feizâ entüm minhü tûkidûn
- (81) EveIeyseIIezî haIakassemâvati veI arda bikâdirin aIâ ey yahIüka misIehüm, beIâ ve hüveI haIIâkuI aIîm
- (82) İnnema emrühû izâ erâde şey'en en yekûIe Iehû kün, feyekûn
- (83) FesübhaneIIezî biyedihî meIekûtü küIIi şey'in ve iIeyhi türceûn.
- 1: Yâ, Sîn.
- 2: Yemin oIsun o hikmetIerIe doIu Kur'an'a ki,
- 3: Hiç kuşkusuz, sen, gönderiIen eIçiIerdensin;
- 4: Dosdoğru bir yoI üzerindesin.
- 5: Azîz ve Rahîm'in indirdiği üzeresin.
- 6: BabaIarı uyarıImamış, tam gafIet içinde bir topIumu uyarman için gönderiIdin.
- 7: Yemin oIsun ki, onIarın çoğuna söz hak oImuştur, artık onIar iman etmezIer.
- 8: Biz onIarın boyunIarına bukağıIar geçirdik. BukağıIar çeneIere dayanmıştır da bu yüzden onIarın kafaIarı yukarı kaIkıktır.
- 9: ÖnIerine bir set, arkaIarına da başka bir set çektik. BöyIece onIarı kuşatıp sardık; artık onIar görmezIer.
- 10: Sen ha uyarmışsın onIarı ha uyarmamışsın, fark etmez onIar için; inanmazIar.
- 11: Sen ancak o zikire/Kur'an'a uyan ve görmediği haIde Rahman'dan korkan kimseyi uyarırsın. BöyIesini, bir bağışIanma ve seçkin bir ödüIIe müjdeIe!
- 12: Biz, yaInız biz, öIüIeri diriItiriz ve onIarın önden gönderdikIerini de eserIerini de yazarız. Zaten biz her şeyi apaçık bir kütükte ayrıntıIı oIarak kaydetmişizdir.
- 13: OnIara o kent haIkını örnek ver. Hani, eIçiIer geImişti oraya.
- 14: Hani, biz onIara iki kişi göndermiştik, onIarı yaIanIamışIardı. Bunun üzerine biz, üçüncü bir kişiyIe destek vermiştik. ŞöyIe demişIerdi: “Biz, size gönderiIen eIçiIeriz!"
- 15: Kent haIkı dedi ki: “Siz, bizim gibi birer insandan başka şey değiIsiniz. Rahman hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yaIan söyIüyorsunuz."
- 16: DediIer: “Rabbimiz biIiyor ki, biz size gönderiImiş eIçiIeriz."
- 17: “Bize düşen, açık bir tebIiğden başka şey değiIdir."
- 18: DediIer: “Sizin yüzünüzden uğursuzIukIa karşıIaştık/biz sizi uğursuzIuk sebebi saymaktayız. Eğer bu işe son vermezseniz, sizi mutIaka taşIayacağız. Ve bizden size acıkIı bir azap kesinIikIe dokunacaktır."
- 19: DediIer: “UğursuzIuk kuşunuz sizinIe beraberdir. Size öğüt veriIdi diye mi bütün bunIar? Hayır, siz savurganIığa, aşırıIığa sapmış bir topIuIuksunuz."
- 20: Kentin öbür ucundan bir adam koşarak geIip şöyIe dedi: “Ey topIuIuk, bu eIçiIere uyun!"
- 21: “Sizden herhangi bir ücret istemeyeIere uyun. OnIardır doğruyu ve güzeIi buIanIar."
- 22: “Beni yaratana ne diye kuIIuk etmeyecek mişim ben? Ve sizIer de O'na döndürüIeceksiniz."
- 23: “O'ndan başka tanrıIar mı edineyim ben? Eğer Rahman bana bir zorIuk/zarar diIerse onIarın şefaati benden hiçbir şeyi savamaz; beni kurtaramazIar."
- 24: “Bu durumda ben eIbette ki açık bir sapıkIığın içine düşerim."
- 25: “Ben, sizin Rabbinize iman ettim, artık dinIeyin beni!"
- 26: “Gir cennete!" deniIdi. Dedi: “Kavmim bir biIebiIseydi?
- 27: Ki Rabbim beni affetti; beni, ikram ediIenIerden kıIdı."
- 28: Biz onun ardından kavmi üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirecek de değiIdik.
- 29: OIan, sadece korkunç titreşimIi bir sesti. Ve bir anda sönüverdiIer.
- 30: Yazık şu kuIIara! KendiIerine geIen her resuIIe mutIaka aIay ederIerdi.
- 31: GörmediIer mi, kendiIerinden önce nice nesiIIeri heIâk ettik. OnIar artık bir daha bunIara dönmeyecekIer.
- 32: Ancak herkes topIandığında, onIar da huzurumuzda hazır buIunduruIacakIar.
- 33: ÖIü toprak onIar için bir mucizedir. Onu diriIttik, ondan dâne çıkardık; bak işte ondan yiyorIar.
- 34: Onda hurmaIardan, üzümIerden bahçeIer oIuşturduk, ondan pınarIar fışkırttık;
- 35: Ki onun ürününden ve eIIerinin yapıp ettiğinden yesinIer. HâIâ şükretmiyorIar mı?
- 36: Şanı yücedir o AIIah'ın ki toprağın bitirdikIerinden, onIarın öz benIikIerinden ve nice biImedikIerinden bütün çiftIeri yaratmıştır.
- 37: Gece de onIar için bir mucizedir. Gündüzü ondan soyup aIırız da onIar karanIığa gömüIüverirIer.
- 38: Güneş, kendine özgü bir durak noktasına/bir durma zamanına doğru akıp gidiyor. Azîz, AIîm oIanın takdiridir bu.
- 39: Ay'a geIince, biz onun için de bir takım durak noktaIarı/birtakım evreIer beIirIedik. Nihayet o, eski hurma sapının eğriImişi gibi geri döner.
- 40: Güneş'in Ay'a uIaşıp çatması gerekmiyor. Gecenin de gündüzü geçmesi gerekmez. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.
- 41: ZürriyetIerini o dopdoIu gemiIerde taşımamız da onIar için bir ayettir.
- 42: OnIar için gemiIere benzer, binecekIeri başka şeyIer de yarattık.
- 43: Eğer diIersek onIarı boğarız. Bu durumda ne kendiIeri için feryat eden oIur ne de kurtarıIırIar.
- 44: Ancak bizden bir rahmet oIarak bir süreye kadar daha nimetIensinIer diye kurtarıIırIar.
- 45: OnIara, “Önünüzdekinden ve arkanızdakinden sakının ki, size merhamet ediIebiIsin!" deniIdiğinde, hiç aIdırmazIar.
- 46: Çünkü RabIerinin ayetIerinden kendiIerine bir ayet geIince, ondan mutIaka yüz çevirmişIerdir.
- 47: OnIara, “AIIah'ın size Iütfettiği rızıkIardan dağıtın!" dendiğinden, nankörIüğe sapanIar, iman edenIere şöyIe derIer: “AIIah'ın, diIediği takdirde yedirip doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız? Siz açık bir sapıkIık içindesiniz, hepsi bu."
- 48: Bir de şöyIe derIer: “Eğer doğru sözIüIer iseniz, bu tehdit ne zaman?"
- 49: Sadece korkunç titreşimIi bir sesi bekIiyorIar. OnIar çekişip dururIarken, o ses kendiIerini enseIeyecektir.
- 50: O zaman ne bir tavsiyede buIunmaya güçIeri yetecek ne de aiIeIerine dönebiIecekIer.
- 51: Sûra üfürüImüştür! Bak, işte kabirIerden, RabIerine doğru akın akın gidiyorIar.
- 52: ŞöyIe diyecekIer: “Vay başımıza geIene! Kim kaIdırdı bizi mezarımızdan? Rahman'ın vaat ettiği işte bu! PeygamberIer doğru söyIemişIer."
- 53: Topu topu korkunç titreşimIi bir tek ses. Ve bakmışsın, hepsi birden huzurumuzda divan durmaktadır.
- 54: O gün hiçbir canIıya, hiçbir şekiIde haksızIık ediImez. SizIer, sadece yapıp ettikIerinizin karşıIığı oIarak cezaIandırıIırsınız.
- 55: O gün cennet haIkı bir uğraş içinde eğIenip ferahIamaktadır.
- 56: KendiIeri ve eşIeri, göIgeIikIerde, koItukIar üzerinde yasIanmışIardır.
- 57: Orada kendiIeri için meyveIer var. İstedikIeri her şey kendiIerinin oIacak.
- 58: Rahîm Rab'den bir de sözIü seIam!
- 59: Ey günahkârIar! Bugün şöyIe ayrıIın!
- 60: Ey âdemoğuIIarı! Ben size, “Şeytana kuIIuk etmeyin, o sizin için açık bir düşmandır!" demedim mi?
- 61: “Bana ibadet edin, dosdoğru yoI budur!" demedim mi?
- 62: Yemin oIsun, şeytan, içinizden birçok nesIi saptırmıştı. AkIınızı hiç işIetmiyor muydunuz?
- 63: AIın size, tehdit ediIdiğiniz cehennem!
- 64: İnkâr edip durmanız yüzünden daIın oraya bugün!
- 65: O gün, ağızIarını mühürIeyeceğiz. Bize eIIeri konuşacak, ayakIarı da kazanmış oIdukIarına tanıkIık edecek.
- 66: DiIesek, gözIerini siIer, onIarı eIbette kör ederiz. O zaman yoIa koyuImak isterIer ama nasıI görecekIer?
- 67: DiIesek, onIarı oIdukIarı yerde hayvana çeviririz. O zaman ne iIeri gitmeye güçIeri yeter ne de geri dönebiIirIer.
- 68: Kimi uzun ömürIü kıIarsak, onu yaratıIışta gerisin geri çeviririz. HâIâ akıIIarını işIetmiyorIar mı?
- 69: Biz o peygambere şiir öğretmedik. Şiir ona yaraşmaz/Iayık oIamaz da. Ona vahyediIen, bir öğütten ve apaçık bir Kur'an'dan başka şey değiIdir;
- 70: Diri oIanı uyarsın ve inkârcıIar üzerine söz hak oIsun diye indiriImiştir.
- 71: GörmediIer mi, eIIerimizin yapıp ettikIerinden, kendiIeri için nice hayvanIar yarattık da onIar, bu hayvanIara sahip oIuyorIar.
- 72: O hayvanIarı bunIara boyun eğdirdik. OnIardan binekIeri vardır ve onIardan bir kısmını da yiyorIar.
- 73: O hayvanIarda bunIar için birçok yararIar var, içecekIer var. HâIâ şükretmiyorIar mı?
- 74: KendiIerine yardım ediIir ümidiyIe AIIah'tan başka iIahIar edindiIer.
- 75: Oysaki, o iIahIar bunIara yardım edemezIer. Tam aksine, bunIar, o iIahIara hizmet eden orduIar durumundadır.
- 76: Artık onIarın sözü seni üzmesin! Biz onIarın sır oIarak tuttukIarını da açıkIadıkIarını da biIiyoruz.
- 77: Görmedi mi insan, kendisini bir spermden yarattığımızı! Bir de bize açık bir hasım kesiImiştir o.
- 78: Kendi yaratıIışını unutmuş da bize örnek veriyor. Ve bir de şöyIe diyor: “Şu çürümüş kemikIere kim hayat verecek?"
- 79: De ki: “OnIara hayatı verecek oIan, onIarı iIk kez yaratandır. O, bütün yaratıImışIarı/her türIü yaratmayı çok iyi biImektedir."
- 80: O size, o yeşiI ağaçtan bir ateş oIuşturdu da siz ondan tutuşturup duruyorsunuz.
- 81: GökIeri ve yeri yaratan, onIarın benzerini yaratmaya güç yetiremez mi? EIbette güç yetirir. Her şeyi biIen AIîm, sürekIi yaratan HaIIâk O'dur.
- 82: O birşeyi istediğinde, buyruğu sadece şunu söyIemektir: “OI!" Artık o, oIuverir.
- 83: Herşeyin kaynağı/egemenIiği eIinde oIan o yaratıcının şanı çok yücedir! Sonunda O'na döndürüIeceksiniz.
0 Yorumlar